Site menu |
|
|
Bölüm katagorileri |
|
|
Anket |
|
|
Istatistik |
Toplam çevrimiçi : 1 Ziyaretci: 1 Kullanici: 0 |
|
Üyelik Girişi |
|
|
|
Karaçay-Balkar Türkçesi Sayfa: 1
admin Bir Salı 4 Mart 2008 - 9:45 -Balkar Türkçesi [bundan sonra kısaca KBT], Türk dilinin Kıpçak lehçesinin Karay, Kırım ve Kumuk şiveleriyle birlikte Hazar-Karadeniz grubunda yer almaktadır [1]. Sovyet Türkologlarından A.N. Samoyloviç’in Türk dili sınıflandırmasına göre KBT, Türk dilinin "z” kolunun "y” bölümünün "taw, bol-, kalġan” grubuna girmektedir. Buna göre eski Türkçedeki "taġ” [dağ] yerine KBT’de "taw”, "ol-” yerine "bol-”, "kalan” yerine "kalġan” biçimleri kullanılır. KBT, kendisine has birtakım söz, ses ve gramer özelliklerine haiz olmakla birlikte genel olarak tipik bir Kıpçak şivesidir. KBT’nin diğer Kıpçak şivelerinden bazı farklı özellikler göstermesinin sebebi, bu şivenin eski tarihlerde Bulgar ve Oğuz Türkçesiyle bağlantısı olmasından ve komşu Kafkas kavimlerinin birtakım dil özelliklerinin tesirinde kalmasından kaynaklanmaktadır [2]. Eski Türkçedeki "adak~azak” [ayak] yerine KBT’de "ayak”, "ben” yerine "men” şeklinin kullanılması, söz başlarında "d” yerine "t” sesinin, "g” yerine "k” sesinin kullanılması ... |
| aa
|
|
|
| [b][s. 143] Karaçay-Balkar Türkçesi [bundan sonra kısaca KBT], Türk dilinin Kıpçak lehçesinin Karay, Kırım ve Kumuk şiveleriyle birlikte Hazar-Karadeniz grubunda yer almaktadır [1]. Sovyet Türkologlarından A.N. Samoyloviç’in Türk dili sınıflandırmasına göre KBT, Türk dilinin "z” kolunun "y” bölümünün "taw, bol-, kalġan” grubuna girmektedir. Buna göre eski Türkçedeki "taġ” [dağ] yerine KBT’de "taw”, "ol-” yerine "bol-”, "kalan” yerine "kalġan” biçimleri kullanılır. KBT, kendisine has birtakım söz, ses ve gramer özelliklerine haiz olmakla birlikte genel olarak tipik bir Kıpçak şivesidir. KBT’nin diğer Kıpçak şivelerinden bazı farklı özellikler göstermesinin sebebi, bu şivenin eski tarihlerde Bulgar ve Oğuz Türkçesiyle bağlantısı olmasından ve komşu Kafkas kavimlerinin birtakım dil özelliklerinin tesirinde kalmasından kaynaklanmaktadır [2]. Eski Türkçedeki "adak~azak” [ayak] yerine KBT’de "ayak”, "ben” yerine "men” şeklinin kullanılması, söz başlarında "d” yerine "t” sesinin, "g” yerine "k” sesinin kullanılması ve söz başlarındaki "y” sesinin "c” sesine dönüşmesi de Kıpçak lehçesinin ortak ve tipik bir özelliğidir. Bundan başka, KBT’nin kelime hazinesi de Kıpçak lehçesine ait sözlerden oluşmaktadır. [/b]Karaçaylılar hakkında tarihî ilk bilgiler, 1404 yılında Kafkasya’da bulunan Başpiskopos Johannes de Galonifontibus’un notlarında geçmektedir. Galonifontibus, Karaçay Türklerinden "Kara Çerkes” şeklinde bahsetmekte ve "Kara Çerkeslerin kendilerine has bir dilleri ve yazıları olduğunu” söylemektedir. E.P. Alekseyeva’ya göre, XVII. Yüzyıl ortalarında Kafkasya’da bulunan Archangelo Lamberti’nin de Karaçaylılar için hem "Kara Çerkes” ve hem de "Karaçioli” [Karaçaylı] adlarını kullanması, Galonifontibus’un işaret ettiği "Kara Çerkes”lerin Karaçaylılar olduğuna şüphe bırakmamaktadır. Karaçay bilim adamları, Galonifontibus’un "Kara Çerkeslerin kendi yazıları vardır” ifadesinden, Karaçaylıların XV. yüzyıla kadar eski Türk yazısını [runik] bildikleri ve kullandıkları sonucunu çıkarmaktadırlar [3]. Karaçay-Balkar topraklarındaki; Humara, Arhız, Sutul, Ahmat-Kaya, İnal, Gınakızı, Temirtüz, Sarıtüz, Tokmak-Kaya, Ishavat, Ullu-Dorbunla, Kalej, Teşikle, Bitikle, Ak-Kaya bölgeleri ile yine Kafkasya’da Koban ve Terek ırmakları arasında geniş bir alanda eski Türk [runik] yazılı birçok yazıt bulunmuştur. [b][s. 144] Soslanbek Y. Bayçora bu yazıtlardan 74 tanesini çözmüş ve bunların Bulgar Türklerine ait olduğunu delilleriyle ortaya koymuştur.[/b]Humara YazıtıKaraçay-Balkar Türkologlar, Galonifontibus’un "Kara Çerkeslerin kendi yazıları vardır” ifadesinden çıkardıkları "Karaçaylıların XV. Yüzyıla kadar eski Türk [runik] yazısını bildikleri ve kullandıkları” sonucunu, Kafkasya Bulgarlarından kalma eski Türk yazıtlarıyla kuvvetlendirmeye çalışmaktadırlar. Fakat, bu yazıtların dil özellikleri henüz lâyıkıyla incelenmemiş ve bunların hangi yıllara ait olduğu kesin olarak ortaya konulmamıştır. Ayrıca, bugünkü veya bugünküne yakın bir Karaçay-Balkar Türkçesiyle yazılmış [sözgelimi XV. yüzyıldan kalma] eski Türk [runik] yazılı bir taş veya bir belge yoktur. Bu yüzden, Karaçay-Balkar Türkologların ileri sürdükleri bu görüşe karşın, Kafkasya’da özellikle de Karaçay-Balkar Türklerinin yaşadığı bölgelerde bulunan bu eski Türk yazıtları, XV. yüzyıla kadar Karaçay-Balkarların eski Türk [runik] yazısını kullandıklarına delil sayılamaz. Eldeki bilgi ve belgelerden, Karaçay-Balkarların ilk olarak Arap harflerine dayalı bir alfabe kullandıkları anlaşılmaktadır. XVIII. yüzyılda İslam dinini kabul eden Karaçay-Balkar Türkleri aynı zamanda Arap alfabesiyle de tanışmışlardır [4]. Üzerinde birtakım töre kararlarının yazılı olduğu 1715 tarihli Holam Yazıtı, Karaçay-Balkar Türkçesine ait Arap alfabesiyle yazılmış en eski yazıtlardan biri olarak sayılmaktadır. 1715 tarihli "Holam Yazıtı”Karaçay-Balkar Türklerinin yazılı edebiyatı çok geç dönemlerde başlamıştır. Bu yüzden de Arap harflerine dayalı yazının kullanımı sınırlı olmuş ve pek yaygınlaşmamıştır. Karaçaylı Küçük Bayramuk Efendi [1772-1862] ile Yusuf Haçir Efendi ve Balkarlı Muhammmed’ül Varakî’nin Arap alfabesi ve Karaçay-Balkar Türkçesiyle yazmış oldukları dinî manzumeler ilk edebi eserlerdendir. Fakat eser sahipleri bu manzumelerini yayımlama imkanını bulamamışlardır. Bu manzumelerin bir kısmı ancak uzun yıllar sonra Türkiye’de yayımlanabilmiştir. Yine, Karaçay’da ve Nalçik şehrinde ilk ve orta medrese eğitimi aldıktan sonra Dağıstan’da yüksek tahsil yapan Kart-curt köyü medresesi müderrisi Eldavur oğlu Geriy Sılpagar Efendi’nin [1857-1906] fıkıh, kelam ve hadis üzerine ondan fazla eser yazdığı bilinmektedir. Fakat bu eserler de yayımlanmamıştır. Geriy Sılpagar’ın ailesiyle birlikte Osmanlı Türkiyesi’ne göç ederken yanında getirdiği eserlerinin tamamı kaybolmuştur.Bu dönemde sadece, [b][s. 145] Karaçay-Balkar yazılı edebiyatının babası sayılan Kâzim Möçü’nün [1859-1945] Arap alfabesi ve Karaçay-Balkar Türkçesiyle yazdığı şiirlerinin yayımlandığı bilinmektedir. Müslümanlığın temeli sayılan 32 Farzın manzûm bir şekilde anlatıldığı "İyman-İslam” [İman-İslam] adlı eseri 1909 yılında Dağıstan’ın Temirhan-Şura [bugünkü Buynakskiy] şehrinde Arap harfleriyle ve Karaçay-Balkar Türkçesiyle yayımlanmış ilk kitap sayılan Lokman Asanî el-Balkarî’nin "Kitâbü Mürşidi'n-Nisâ” [Kadının Rehber Kitabı] adlı eserinin son kısmında yayımlanmıştır. Bunun dışında, Kâzim Möçü’nün "Soltan-Hamit el-Çegemî” [Çegemli Soltan-Hamit] adlı ikinci kitabı da 1918 yılında Arap yazısıyla ve Karaçay-Balkar Türkçesiyle Baksan-Kala’da yayımlanmıştır [6].[/b] Kâzim Möçü ve Arap Alfabesiyle Yazdığı "Soltan-Hamit el-Çegemî” adlı Eserden Bir BölümSoltan-Hamit Kalabek
|
Katagori: Makalelerimin | Ekliyen: bagalikaracayli (2010-01-23)
|
Göster: 1247
| Izlenme orani: 0.0/0 |
Sadece kayitli kullanicilar yorum ekliyebilir [ Kayit Ol | Giriş ]
|
Arama |
|
|
|