Cumartesi, 2024-04-27, 2:27 AM
AnasayfaKayat OlGiriş Hoşgeldin Misafir | RSS

>
Site menu

Bölüm katagorileri
Karacay Haber [4]
Genel Haber [1]
Dünya dan Haber [0]

Anket
Başhüyük için ne yayinlansin...?
Toplam anket cevaplari: 19

Istatistik

Toplam çevrimiçi : 1
Ziyaretci: 1
Kullanici: 0

Üyelik Girişi
 
TURİZM

  • SINEMA

  • NEREDEN
  • visitors by country counter
    flag counter


  • ET KALAY PİŞİRİLEDİ

  • Anasayfa » 2010 » Ocak » 19 » BAŞHÜYÜK KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİNİN MUHACERETİ
    2:42 PM
    BAŞHÜYÜK KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİNİN MUHACERETİ
    Abdurrahman Bağcı
    Salı, 26 Eylül 2006

    Başhüyük Kasabasının ilk sakinlerini oluşturan ve bizlerin de ataları olan bu Karaçay-Malkarlıların göç sebepleri nelerdi? Neydi onları çok çok sevdikleri Mingi Tav'larından ayıran? Hicretin alt yapısı kimler tarafından hazırlandı? Kimler önderlik etti? Nasıl hazırlıklar yapıldı? Yola ne zaman, neyle çıkıldı? Yol

    Elveda Kafkasya

    Karaçay-Malkarlı atalarımız, ata yurttan ve sevdiklerinden ayrılmanın acısını en çok limanda gemilere binerken yaşamışlardır. Bir yanda doğup büyüdükleri ata yurtları ve sevdikleri, diğer yanda onları yurtlarından ayıracak olan.hırçın, dalgalı Karadeniz ve umutları. Bir canavar gibi onları yutmak için bekleyen Karadeniz'i aşmak için yolculuğun başından beri dualar edilmiş, tişmekler (lokma tatlıları) dağıtılıştır. İşte, o Karadeniz'i aşma, ata yurttan ayrılma zamanı artık gelip çatmıştır. Kimi anasından, babasından; kimi kardeşinden, bacısından ayrılmanın acısıyla feryat etmiş; gözyaşları, hıçkırıklar ve dualar birbirine karışmıştır. Uğurlamaya gelenler için de durum pek farklı olmamıştır. Neticede gemiler arzu edilen hedefe doğru yola koyulmuşlardır.

    Umut yüklü iki geminin Karadeniz'deki yolculuğu oldukça zorlu geçmiştir. Denize alışkın olmayan bu dağlı halkı deniz yolculuğu bir hayli sarsmıştır. Deniz yolculuğu sırasında gemide oruç tutulduğu ve doğumların olduğu bütün kaynak kişilerimizce belirtilmiştir. Tabii ki hicretin misyonuna uygun olarak dualar ve zikirler her aşamada devam etmektedir.

    Merhaba İstanbul

    Daha sonra bu iki gemiyle İstanbul'a gelinir. Gemiler Tuzla limanına demir atarlar. Kafilenin daha önce bahsettiğimiz ileri gelenleri gemiden inerek kaynak kişilerin çoğunluğuna göre Sultan II. Abdülhamıt Han'ın veya saray çevresinden bir paşanın huzuruna çıkmışlar ve daha önceki görüşmeye istinaden "Biz geldik, ne yapacaksanız yapın." demişlerdir. Bu arada Şam’a gitme isteklerini de vurgulamışlardır. Karaçay ileri gelenleri saraydan yine ilgi ve iltifat görürler.

    Abdülhamit Han, Kafkas dağlarından gelen, güzel, gösterişli ve kültürlü insanların Şam'ın çöl iklimine dayanamayacağını düşünerek, onların ikna yoluyla Şam'a gitmelerinin engellenmesini, İstanbul'a veya Anadolu'nun uygun bir bölgesine yerleştirilmelerini emrindekilere buyurur. Bu teklif Karaçay ileri gelenlerine iletilir. Gemideki Karaçaylılar arasında ikilem oluşur. Bir kısmı Anadolu'ya yerleşmeye razı olmakta, bir kısmı ise Şam'a gitmekte ısrar etmektedir. Tuzla limanında demirleyen gemilerde bekleyen Karaçaylılar, bu gelişme üzerine kaynak kişilerimizden H. İshak BAĞCI'nın belirttiğine göre "rey"e başvurmuşlardır. Yine kaynak kişimize göre oylamayı Anadolu'ya yerleşmeyi isteyenler kazanmış ve Anadolu içlerine doğru hareket edilmiştir.

    Bu konuda değişik rivayetlerde vardır. Bir rivayete göre Abdülhamit Han sarayının bahçesinden İstanbul boğazını ve limanları seyrederken bir gemiden bir grup insanın indiğini görür. Yanındaki zevata bu boylu-poslu, güzel insanların kimler olduğunun araştırılmasını emreder. Padişahın adamları gemilere gelirler ve gemilerde bulunanların Şam'a gitmek için yola çıkan Karaçaylılar olduğunu öğrenirler. Bu bilgileri padişaha iletirler. Padişah durumu öğrenince emrindekilere: "Bu dağlı, güzel insanlar çöl kumuna, çöl sıcağına dayanamazlar, telef olurlar; onları İstanbul'a veya Anadolu'ya yerleşmeye ikna edin." talimatını verir. Böylece Karaçay kafilesi padişah ve zevatı tarafından Anadolu'ya yönlendirilir.Ancak Karaçaylılar Şam'a gitmekte yine ısrarcı olmuşlar; İstanbul'a yerleşme önerisini reddetmişlerdir.

    Sonuç olarak Şam'a gitmek veya Anadolu'ya yerleşme arzusuyla Karaçaylılar'ı taşıyan iki gemi üç gündür demirli bulundukları Tuzla limanından hareket eder ve İzmit limanına demir atarlar. İzmit limanından Anadolu içlerine ve Şam'a doğru yol alınacaktır. Bizim yine kaynak kişilerin tamamından aldığımız izlenim, Karaçaylılar'ın büyük bölümünün her şeye rağmen Konya'ya yerleşmeyi düşünmedikleri, Şam'a yerleşmeyi düşündükleri yönündedir.

    Yolun Sonu Anadolu

    İzmit'te yol kumanyaları verilerek trene bindirilen Karaçay kafilesi Anadolu'nun içlerine doğru yol alırlar. Bu arada, o günün şartlarında uzun, yorucu geçen yolculuğun ve iklim değişikliklerinin olumsuz etkisi Karaçaylılar arasında görülmeye başlar. Çocuklar ve yaşlılar başta olmak üzere çeşitli rahatsızlıklar, bilhassa salgın halinde göz rahatsızlıkları ortaya çıkar. Bu rahatsızlıklar kafilenin Konya'ya inmesinde ve daha sonra yerleşmelerinde etken olacaktır. Ayrıca, kaynak kişilerimizden Kadir Özkan'ın belirttiğine göre Sultan Abdülhamit Han, Karaçaylı muhacirlerin ikna yoluyla veya kandırılarak Konya bölgesine yerleştirilmelerini emreden telgrafı daha önceden o dönemin Konya valisi Faik Bey'e göndermiştir. Tel emrini alan Faik Bey, Karaçay kafilesini karşılamak ve yerleştirmek için gerekli hazırlıkları yapmış; Karaçaylı muhacirleri istasyondan şehir merkezine taşımak için o zamanın yaylı arabalarından ve faytonlarından onlarcasını istasyonda hazır bulundurmuştur.

    Karaçay kafilesini taşıyan tren bir akşam vakti Konya garına girer. Kafile Konya valisi tarafından törenle karşılanır. Kafilenin ileri gelenleri Faik Bey ile görüşürler. Faik Bey, kafilenin ileri gelenlerine Karaçaylılar'ın Konya'ya yerleşmelerinden memnuniyet duyacaklarını ve istedikleri bir bölgeye yerleştirilebileceklerini söyler. Bu teklif de çoğunluk tarafından kabul görmez. "Biz Şam için yola çıktık, Şam'a gideceğiz." derler ve trenden inmezler. Bunun üzerine Faik Bey ileri gelenlere günlerdir yolculuk yaptıklarını, yorgun ve hasta olduklarını, birkaç gün Konya'da dinlendikten sonra yollarına devam edebileceklerini belirterek halkı inmek için razı etmelerini ister. Bu teklif üzerine gerçekten de yorgun olan kafile halkı, göz hastalığının yanı sıra iklim değişikliği ve bakımsızlık sonucu hastalanmaya başlayan çocukları ve yaşlıları da düşünerek trenden inmeye razı olurlar.

    Trenden bu şekilde indirilen Karaçay kafilesi, istasyonda hazır tutulan yaylı ve faytonlarla Konya'nın Sedirler, Araplar, Kadınlar Pazarı, Şerafettin Camii ve Eski Garaj gibi semtlerin civarında bulunan ev, misafirhane ve hanlara yerleştirilirler.

    Karaçay kafilesinin Konya'ya gelişini ve yerleşmelerini Aminat ninemiz şöyle anlatmaktadır: "... Konya'ga keldik trenle. Trennge minngenleyibizge azık da herdi...Hokumat berdi. Keldik Konyağa. Bılay akşam vakti keldik. Konya'da bütün Konya'nı arbası... Bizden hareket etti... Hebbibizni boş cerlege, cayılır cerlege misafir aldı bizni Konya... Annan sora cartıbız bılayda kalığa istemelle. Istemegenlerinde alaga ayttıla, "Bılaylanı karağız delle, izlegiz" delle... Bol... O zamanlada her zat cerideyit. Bizni Avbekir, bizni Konyaga aldı, bılayga, izlelle, aralla, begengen cerlerinden bılayını bergendile... "Köbtü cer delle..."

    Geçici olarak Konya'ya yerleşen Karaçay-Malkarlı atalarımızın barınma ve beslenme ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmış ve yardımcı olunmuştur. Ancak, umduklarını bulamayarak yolculuğun İstanbul ve Konya aşamalarında Kafkasya'ya geri dönenler de olmuştur.

    Bir kısım Karaçaylı da daha önceki yıllarda yaşanan Karaçay göçleri esnasında Afyon ve Eskişehir civarına yerleşmiş olan akrabalarının yanma gitmek üzere Lokman Bey, Nanuv, Avbekir, Tuvgan Haci önderliğinde Afyon, Eskişehir ve Ankara bölgelerine geçmişlerdir. Konya şehir merkezine yerleşen Karaçaylılar şehirde kalmaktan hoşnut değildirler. Valiliğin şehre yerleşme ve ticaret için destek verme teklifleri de kabul görmez. Faik Bey, Karaçay ileri gelenlerine yerleşecekleri bölgeyi beğenmeleri için iki yaylı araba temin eder. Bir grup Karaçaylı Konya çevresini Beyşehir bölgesi, Ereğli bölgesi ve daha sonra da Cihanbeyli bölgesi olmak üzere sırayla dolaşırlar.

    Cihanbeyli tarafını gezerken şimdiki Başhüyük'ün bulunduğu bölgeyi görürler ve beğenirler. Karaçaylılar'ı bu bölgeye yerleşmeye iten en önemli unsurlardan biri arazinin sulak ve diz boyu otlarla örtülü olması; yani hayvancılığa elverişli olmasıdır. Bilhassa Kafkasya'dan tanıdıkları "gelev" adlı otun o bölgede çokça bulunması Karaçaylılar'ın o bölgeye yerleşme kararı vermesinde etkili olmuştur. Konya'ya ve daha sonra Başhüyük'e yerleşme ile ilgili olarak Aminat ninemiz şöyle devam etmektedir:

    "... Akdoğan'nı da berligelle...Annan sora hu canında muhacir boğan cerni de (Karatepe) berligelle. Beş çerde köylü bolduk cerleşdik. Bizge kelgelleyibizge, bizge bir cıl bolmayın bılayını (Başhüyük'teki üyleni) hep o kadar devam ettile; üy işlelle. Annan sora hem aşarık berdile, ögüz para berdile, puluh para berdile; bizni güzelça cerleştirdile Türkiya'ga..."

    Karaçaylılar'in Konya şehir merkezinde bir buçuk veya iki yıl kaldıkları tahmin edilmektedir. Kasabamızın eski muhtarlarından İbrahim Mirza dedemiz de TRT tarafından yetmişi yıllarda çekilen ve Başhüyük'ü tanıtan programda "1321'de çıktık, 1322'de (Rumi) yerleştik." demektedir. Biz Konya'da geçen sürenin tam iki yıl olmasa da bir yıldan fazla olduğunu düşünüyoruz. Başhüyük'e yerleşme tarihinin 1907 yılı bahar ayları olduğunu tahmin ediyoruz. Karaçay-Malkarlı atalarımızın Konya'da yaşadıkları bir-iki yıllık dönem ile ilgili bilgiler oldukça azdır.

    Bildiğimiz kadarıyla Karaçaylılar devletimizden ve Konya halkından ilgi ve iltifat görmüşlerdir. Ancak ayrı kültür ve geleneklere sahip olmanın getirdiği bir takım olaylar olmuştur. Bu olayların bir kısmı halen Karaçaylılar arasında dilden dile anlatılarak yaşamaktadır. İnşallah Konya'da ve Başhüyük'e ilk yerleşme esnasında yaşanan ve bugün çoğu bize gülünç gelen bu olayları ayrı bir çalışmayla sizlere aktaracağız.

    Dağlı kültürüne sahip olan Karaçaylılar önce "Hoş geldiniz" deyip, yemek yedirilip sonra da para istenmesini yani lokantaları yadırgamışlardır. Misafirden veya herhangi bir yolcudan yiyecek ve içecek için para alınması, sıradan bir yolcu için bile rahatlıkla bir kuzu kesen Karaçaylılar tarafından ayıplanmış. Sebze yeme alışkanlığı olmayan Karaçaylılar kendilerine verilen domates, biber, patlıcan vb. sebzeleri yememişler gizlice çöpe atmışlardır. Karaçay-Malkar Türkçesi'ni konuşan Karaçaylılar temelde Türk dilinin bir kolunu konuşmalarına rağmen şive farklılıklarından doğan problemler yaşamışlardır. Şehir merkezinde sabahın erken saatlerinde boza satan satıcıların "Boza...sıcak booza.." diye yüksek sesle bağırmalarına alışamayan Karaçaylılar her defasında yataklarından fırlayıp, ellerinde kamalarla imdada koşmuşlardır.

    Karaçaylılar'ın Konya'da yaşadıkları sırda çeşitli işler yapmaya başladıkları, bir kısmının kendileri için yapılan evlerin inşaatlarında ücretle çalıştıkları bilinmektedir. Tamamı devletin bütçesinden ve Sultan Abdülhamit Han'ın emriyle yapılan evler bir-bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede bitirilmiştir. Köyün Osmanlı hilali şeklinde olan planının Abdülhamit Han tarafından yeni yerleşim bölgelerinde uygulanmak üzere hazırlandığı bilinmektedir. Bu duruma binaen köye ilk olarak "Ümran-ı Hamidiye" adı verilmiştir. Cumhuriyetten sonra adı "Başhüyük" olarak değiştirilmiştir.

    Başhüyük... Başhüyük...


    1907 yılı bahar aylarında yapılan bir devlet töreni ile Başhüyük'e yerleşilir. Bu törenle ilgili fotoğraflarda görüldüğü gibi törene ilgi büyüktür. Devlet erkanı, Konya'nın ileri gelenleri vagonları çiçekler ve bayraklarla süslenmiş trenle Konar istasyonuna inmişler, yürüyerek köye ulaşmışlar ve töreni gerçekleştirmişlerdir. O zamanın Konya valisi olan Faik Bey tarafından kurulan bando ekibi Başhüyük'teki açılışa vali beyle beraber katılmıştır.

    Başhüyük'te de evler bayraklarla, çiçeklerle süslenmiş; dergimizin kapağındaki fotoğrafta da görüldüğü üzere tören alanının ortasına o dönemin devlet törenlerine uygun olarak Padişahım çok yaşa!" ibaresi bulunan büyük ve süslü bir tak kurulmuştur. Dualar ve tekbirler eşliğinde köy ikamete açılmıştır. Karaçay-Malkarlı atalarımızın muhacereti 1905, yılı Kasım ayında dualar ve tekbirlerle Kuzey Kafkasya Karaçay bölgesinden başlamış, 1907 yılının bahar aylarında yine dualar ve tekbirlerle Başhüyük'e yerleşmeleriyle son bulmuştur. Allah onlardan razı olsun. Ne mutlu Allah rızası için hicret eden atalarımıza! Ne mutlu atalarına layık olabilen torunlarına!


    KAYNAK KİŞİLER

    Aminat ÇAĞAR
    İbrahim MİRZA
    Hacı İshak BAĞCI
    Hacı Ramazan ÖZDEN
    Yusuf GOCİYAOĞLU
    Kadir ÖZKAN
    Celal ADİLOĞLU
    KAYNAKLAR
    TAVKUL, Ufuk: "Kafkasya Dağlılarında Hayat ve Kültür" lstanbul-1993
    TAVKUL, Ufuk: "Karaçay-Balkarlar" Ankara –2003
    BİCE, Hayati: "Kafkasya'dan Anadolu'ya Göçler" Ankara-1991
    ASLANBEK, Mahmut: "Karacay-Malkar Türklerinin Faciası" Ankara-1952
    _______________________________________________________

    Abdurrahman Bağcı, Kafkas Dağlarından Konya Ovasına,
    Başhüyük Karaçay-Malkar Türklerinin Muhacereti,
    Başhüyük Karaçay-Malkar Derneği Dergisi, 1. ve 2. Sayılar.
    Katagori: Karacay Haber | Göster: 2676 | Ekliyen: bagalikaracayli | Etiket: BAŞHÜYÜK KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİNİN | Izlenme orani: 0.0/0
    Toplam yorumlar: 0
    Sadece kayitli kullanicilar yorum ekliyebilir
    [ Kayit Ol | Giriş ]
    Arama

    Takvim
    «  Ocak 2010  »
    PazPzt.SaÇaPeCuCts
         12
    3456789
    10111213141516
    17181920212223
    24252627282930
    31

    Arşiv

    TURİZM

  • TAVSİYE ET
  • http://KENDİ

    forex

  • GAZETELER

  • HABERLER

  • PIYASALAR

  • VAKİT
  • -->  
    BAŞHÜYÜK FORUM
  •  logosFORUMA GİT....>
  • Telif By Bagalikaracayli © 2024